Türkiye İstatistik Kurumu’nun ölüm verilerini incelediğimizde, ülkemizde 2016 yılında 408.782 ölüm gerçekleşmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ölümlerin en sık nedeni (yaklaşık %40, Türkiye’de 162.876 kişi) kardiyovasküler sistemi hastalıklarıdır. Kardiyovasküler sistemi hastalıkları nedeniyle gerçekleşen ölümlerin de % 40,5’i (yaklaşık 65.000 kişi) iskemik kalp hastalıklarından, %23,6’sı (yaklaşık 38.000 kişi) ise serebro-vasküler hastalıklardan kaynaklanmıştır1.
Görüldüğü gibi kardiyovasküler sistemi hastalıkları en önemli ölüm nedenleridir ve sağlık riski yönetiminde öncelikli olarak düşünülmelidir. “Sağlık riski yönetimi” yeni bir kavramdır ve özellikle genetik, biyokimya ve görüntüleme alanlarında ulaşılan son derece hızlı gelişmeler, sağlığın yönetilebilir olduğunu göstermiştir. Buna paralel olarak bilimsel gelişmelere ayak uyduran toplumlarda sağlık sorunları ve ölümler azalmakta, ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Bunun nedeni sağlığın daha iyi yönetilmesi ve tedavi sürecinden önce, iyileştirilebilir, güçlendirilebilir bir durum olduğunun da fark edilmesidir. Koruyucu tıp, yeni sağlık algısının yükselen değeridir ve koruyucu kardiyoloji bu değerlerin en hızlı yükselenidir.
Kalp hastalığı riskini değerlendirme düşüncesi çok önceleri başlamıştır ve Amerika’nın küçük bir kasabasında, Framingham’da yapılan araştırmalar ile en üst noktasına ulaşmıştır. Bu küçük kasabanın halkında yapılan uzun süreli çalışmalar ile kalp riskini hesaplayabilmek için kullanılan önemli veriler sağlanmıştır. Bu araştırma esas alınarak yapılan kalp riski skorlama sistemi, Amerika’da kalp riski değerlendirmelerinin bugün de temel standardıdır. Türkiye’de dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri ise ESC’nin (Avrupa Kardiyoloji Derneği) öncülüğünde kalp riskinin hesaplanmasında kendi kriterlerini oluşturmuş ve kişinin sahip olduğu kalp riski puanına göre tedavi modelleri geliştirmiştir.
ESC’nin kalp riski değerlendirme algoritmasında (HeartScore2) kullanılan temel parametreler; yaş, cinsiyet, toplam kolesterol seviyesi, sistolik kan basıncı düzeyi ve sigara içip içmeme gibi kriterlerdir. Bu kriterler önümüzdeki 10 yıl için kardiyovasküler hastalığa (kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm, kalp krizi, inme gibi) yakalanma riskini tahmini olarak ortaya koymayı hedefler. Risk düzeyine göre eğer gerekli ise doktor ilave incelemelere de ihtiyaç duyacaktır.
Riskinizi kendiniz değerlendirin
ESC 2015 yılında kalp riski değerlendirme algoritmasını Türkiye verilerine göre düzenledi ve ScoreTurkey3 adı ile yayınladı. Burada kullanılan parametreler de HeartScore ile aynıdır. Ancak ScoreTurkey ilk kez Türkiye verilerinin kullanıldığı ve bizim insanımıza yönelik gerçekleştirilen kalp riski değerlendirme algoritması olmuştur ve dolayısıyla bizim gerçek sonuçlarımızı yansıtır.
Ali Raif İlaç olarak Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) ile birlikte kalp riski değerlendirme algoritmasını bir mobil aplikasyon haline getirdik ve başta kardiyologlar olmak üzere ilgili doktor branşları ile paylaştık. ScoreTurkey verilerinin kullanıldığı bu aplikasyonu KalpRiski adı ile tüm mobil telefonlardan çok basit bir şekilde indirebilir ve yukarıda bahsettiğimiz beş parametre (yaş, cinsiyet, toplam kolesterol seviyesi, sistolik kan basıncı düzeyi ve sigara içip içmeme durumu) ile sizin ve çevrenizin 10 yıllık kardiyovasküler olay geçirme riskinizi tahmini olarak kolayca hesaplayabilirsiniz.
On yıllık kardiyovasküler olay geçirme riskinizi hesapladıktan sonra 2. aşama olarak gelen ekrana LDL-K düzeyinizi girerek ESC’nin LDL-K’ya göre tedavi yaklaşımını da öğrenebilirsiniz.
Bir örnek ile kalp riski hesaplaması yapalım. Örnek verilerini gireceğimiz kişinin cinsiyeti erkek, doğum tarihi yıl olarak 1960, sistolik kan basıncı değeri 160 mmHg, total kolesterol değeri 280 mg/dl ve sigara kullanımı evet olsun. Bu beş kriteri (erkek, 1960, 160, 280, evet) girdikten sonra riski hesapla bölümüne basınca %25 sonucu gelecektir. Yani bu kişi 10 yıl için %25 oranında ölümcül kardiyovasküler olay (kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm, kalp krizi veya inme…) riski taşımaktadır. Çıkan sonuca göre risk, 4 kategoriye ayrılmaktadır. Risk oranlarının %0 olması düşük risk, %1-4 arası orta risk, %5-9 arası yüksek risk, %10 ve üzeri ise çok yüksek risk olarak adlandırılır. Görüldüğü gibi bizim örneğimizdeki %25, çok yüksek riske işaret etmektedir.
On yıllık kardiyovasküler olay geçirme riskini %25 hesapladıktan sonra gelen LDL-K (mg/dl) ekranına bu hasta için 155 yazınca ESC’nin tedavi önerisi de gelecektir. Örnek hastamız için ESC’nin tedavi önerisi kırmızı dikdörtgen içinde yazılan ‘’Yaşam tarzı değişikliği ve eşzamanlı ilaç tedavisi’’ olarak gerçekleşmiştir.
Bu hesaplamanın amacı kişiyi olası kalp hastalıklarına karşı önlem almaya yönlendirmektir. KalpRiski değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkan risklerin, müdahele edemeyeceğimiz yaş ve cinsiyet gibi parametreler dışındakilerin yaşamınızı tehdit etmesini engellemek, en azından azaltmak mümkündür. Burada ilaç tedavisinin yanında kişinin kendi yapacağı yaşam tarzı değişiklikleri çok önemli olacaktır. Örneğin yüksek total kolesterol ve sistolik kan basıncı değerleri için beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek ve kilo vermek, fiziksel aktiviteleri günlük yaşamımıza katmak, mümkün olabildiğince stresten uzak kalmaya çalışmak gibi önlemler kişiye kardiyovasküler hastalıklardan koruma sağlar.
Ve tabi ki sigarayı unutmamak gerekir. Sigara pek çok sisteme verdiği zararların yanında çok önemli bir kardiyovasküler risk faktörüdür. Günlük sigara içme miktarı ve içilen yıl ile doğru orantılı olarak ne kadar çok sigara içerseniz kardiyovasküler hastalık riskiniz de o oranda artacaktır.
Referanslar: